19 Aralık 2010 Pazar

Lee Neyin Peşinde? Benim Auramın Suçu Ne?





 Henüz kestirememekle birlikte çok da merak etmemekteyim aslında. Çünkü muhtemelen yine egosunun peşindedir. Hayır ısrarla beni konuşma bahanesiyle eve çağırması bir yana, aslında oraya konuşmak için gelip önce bir sinirle sana tekme tokat dalmayı, ardından da aynı şiddetle öpüşüp sevişmeyi deli gibi istiyorum şu an. Ama bunu sana asla itiraf etmeyeceğim. 

 Bence tam şu anda erkeklik onurunu bir kenara atsan mükemmel bir ilişkinin başlangıcını yaşayabilirdik. Beni kendine bağlamanın türlü yollarını arayan onlarca erkeğin aksine sen bu noktaya çok hızlı bir şekilde çok fazla yaklaştın ama ne acı ki farkında değilsin. Anahtar sözcükler: tutku,öfke ve şiddet. Beni ayık tutanlar işte tam da bunlar. Sana bu kadar sinirlendikten sonra beni ufak bir manevrayla kolayca avcunun içine alabilirdin şu an, eğer ki şu sözünü ettiğin “başkalarının düşünceleri/sözleri’ni takmasaydın.” (Bu da bir nevi kapak sanırsam, senin dilinden örnekler sevgili Lee.)

 Çark etme sürecine maximum 1 sene demiştim değil mi? Minimuma indirgersek bu sürenin gün aşımına tabi olduğunu şekil 1a da net bir halde görmekteyiz. Uykumun arasında gelen mesajı Richie Pich’ten sanırken telefonun ekranında bir anda Lee’nin ismini görünce şaşırmadım diyemem.  Konuşmak istiyordu, ne için? Bir önceki gecenin siniriyle, aynı onun göt kalkıklığını takınıp verdim cevapları. Bir önceki gece nasıl terslendiysem öyle tersledim.

 Bana kalırsa olay şundan ibaret olabilir... Ben bir önceki gece gidip konuşmak istediğimde bana inatla hayır dedi çünkü o an çok cazip başka bir alternatife sahipti. Sonra her nasılsa bir şekilde bu alternatif ya puf diye söndü ya da tadının yeterince iyi olmadığı anlaşılınca kolayca saf dışı edildi. Ve birçok soru işareti eşliğinde son bir hafta içindeki tavrı ve geçmişi yüzünden çok sinirlenilmiş olan Hard Candy’ye geri dönüldü, konuşmak istendi. İronik ama hakkımda yapılan dedikodular yüzünden hem benimle asla birlikte olmak istemediğini hem de inatla anlatılanları benden dinlemek istediğini, bir şeyleri konuşup çözmemiz gerektiğini söyleyip kendini fazlasıyla ele veriyor.

Bana bak adam! Dün gece göt kalkıklığıyla yazdığın o mesajları sana bir bir yediririm! Sen hala ne yaptığının farkında değilsin, bunun için beni suçlarken asıl sen ne istediğinin hiç mi hiç farkında değilsin!

 Bir diğer varsayımımızsa acı ama gerçek statüsüne sahip olan… ‘canı çekme’ , hamile bayanlar için çokça dile getirilen ‘aşerme’  sözcüklerine eşdeğer bir içgüdüdür. İşin biter, kendini temize çekmek için bir hikaye yazar hatunu sallarsın ama beş on gün sonra tenini kokusunu halini tavrını özleyip ne yaptım ben diye dank ettiğinde bir şekilde onu başından savarken kullandığın bu senaryoya sadık kalarak tekrar yanına çekmeye çalışırsın.

 Ama ben yine de varan1’e daha çok ihtimal veriyorum çünkü Lee’nin 180 derecelik bu açısı yalnızca bir gece sürdü. Tabii benim de yanından sessiz sedasız kalkıp kaçtığımdan itibarenki onu aramadığım 1 haftayı sayarsak ilk şık da olası geliyor.

 Ha öte yandan ona kalsa…adamımız tamamen masum. Ben geçen gece bile onun konuşmak istemeyişini başkasıyla olmasına bağlıyormuşum ama aslında öyle bir durum hiç yokmuş. Kafamdan uyduruyormuşum.

 Tamam kabul ediyorum, az biraz paranoyak olabilirim ama olasılıkları düşünmek ve bunlara göre hareket etmek bence gerçekten ayakları yere sağlam basan, temkinli kadınların yapacağı türden bir davranış. Bu durumda her kadının bir miktar paranoyak olması gerektiğini savunuyorum.

 Davranışlarının temelini ona sorarsak…basitçe cevabı şu: “Senin hakkında çok kaba şeyler söylüyorlar. Geçmişinde ne yaşadığın beni ilgilendirmez ama insanların bunları sağda solda anlatması bana ters.”

 Peki sence ben bu durumu hiç üstüme alınıyor gibi görünüyor muyum? Hayır. Muhtemelen son derece vurdumduymaz olduğumu düşünüyorsun ama alakası yok.

 Sadece yapmadığım şeylerden sorumlu olduğumu düşünmüyorum. Bu sözünü ettiğin insanlar madem bu kadar yüzsüzler, gelip bana söylesinler. Hiçbiryere kaçmıyorum. Yaptığım hiçbirşeyden pişmanlık duymadım bugüne kadar ve her ne yaptıysam hepsinin de arkasında durmayı bilirim. Kimseyle yüzleşmekten korkmuyorum. Çünkü bunu hep söylüyorum; böyleyim işte…içim neyse dışım o benim. Sırlarım, gizli kapaklı işlerim yoktur.

 Gelelim hakkımdaki dedikodulara. Ben bunlara alıştım. Ortaokulda başladı. Ne kadar ufak olduğumu siz düşünün. Nasıl yaptığımı gerçekten bilmiyorum. Ben öyle ahım şahım güzel bir kadın olduğumu sanmıyorum. Ne güzeller var etrafta. Ama bilemediğim, nasılını anlayamadığım bir şekilde girdiğim her ortamda dikkat çekiyorum. Konuşsam , samimi olmaya çalışsam bir türlü konuşmasam, kendimi kalabalıktan çeksem bir türlü. Sonuç olarak her modumla hiçbir çabam olmaksızın birilerinin dikkatini çekiyorum. Ben artık bunu parapsikolojiye ve astrolojiye bağlamaya başladım. Çünkü yok! Başka bir açıklama getiremiyorum.

 Birkaç medyum gözlerime uzun uzun bakıp ‘kristal’ yorumunu yaptı, ne anlama geldiğini hiç bilmiyorum. Birkaçı auran parlak sarı dedi, sebebi buymuş. Yaydığım enerji yüzündenmiş. Yıldızım fazla parlakmış. Fala inanmam ama kırk yılda bir biri bakmaya kalktığında hepsinin ilk yorumu ‘senin üzerinde çok göz var, çok kıskananın var dikkat et’ olur.

 Sonuç olarak bunu ben seçmedim. Elimden geldiğince insanlardan kaçıp saklansam da belayı bir şekilde çekiyorum ve ben artık bu durumdan çok sıkıldım. Suçum olmayan bir konuda asla sorumluluk alıp kendimi ezdirmem! Kimseye kulak asmadan yaşarım çünkü bu benim hayatım! Eğer bir erkek benimle birlikte olmak istiyorsa üzerinde bu kadar çok göz olan bir hatunla dolaşmaya alışmalı, o kadar istiyorsa bana sahip çıkmalı! Bunu yapmaya gönüllü birçok adam tanıyorum, yok değil. Ama Lee gibi yok ben bunu yapamam, aman o ne der aman bu ne der hakkımda diyorsa geçmiş olsun.
  
  Üzgünüm Lee, sen bu potansiyele sahip olmadığını söylüyorsun. Peki benimle hala ne konuşmak istiyorsun?




0 yorum:

Yorum Gönder